İktidarın Kaynağı Nedir ve Egemenlik Biçimleri Nelerdir Siyaset Felsefesi Ders Notları
iktidar devletin bir öğesidir. devlet gücü Toplumdaki bireylerin üzerine kullanabilme yetkisidir. Toplumun var olduğu her yerde iktidarda vardır. iktidarın kaynağı ile ilgili çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. bu görüşler üç grupta toplanmaktadır.
a. İktidar insanları korunma, Temel ve sosyal ihtiyaçlarını karşılama ahlaki olarak Olgunlaşma ve erdemli insanlar yetiştirme ihtiyaçlarını karşılamak için ortaya çıkmıştır.
b. Platon , Aristoteles , Farabi ve İbni Haldun iktidarın kaynağında verilen ihtiyaçların olduğunu savunan düşünürler dir.
c. Platon ve Aristoteles e göre toplumsal yaşamın temelinde bireyin doğası vardır. iktidar insanların korunmları , temel ihtiyaçlarını karşılamaları, kendilerini gerçekleştirmeleri ve ahlaki açıdan daha iyi olabilmeleri için bir araştır.
d. İbni haldun’a göre ise insanlar korunmak için toplum halinde yaşamak zorundadırlar ancak toplum halinde yaşayan insanlar bu sefer başka ve güçlü insanların zorbalığına uğrarlar bunu ortadan kaldırmak için bir hükümdarın iktidarına ihtiyaç vardır.
a. Bu anlayışa göre, tanrı insanları yaratmış ve onlara bazı sorumluluklar yüklemiştir. Bu sorumlulukların yerine getirilebilmesi için insanların toplum halinde yaşamaları zorunludur.
b. Toplum halinde yaşamak için de kurallara ve bu kuralları uygulama gücüne sahip insanlara ihtiyaç vardır. bu insanlar peygamberler veya onların vekilleri dir. o halde iktidar sahipleri Aslında tanrının yeryüzündeki temsilcileri yani vekilleri dir.
c. Bireylerin Devleti yönetenlere itaat etmesi zorunludur. Çünkü iktidardakiler Tanrı adına ve Tanrı’nın yasalarıyla Devleti yönetmektedir ler iktidara isyan etmek Tanrıya isyan etmek anlamına gelir.
d. Saint Agustinus bu yaklaşımın temsilcisidir.
a. Bu anlayışa göre bireyler bir araya gelerek ve kendi aralarında sözleşme yaparak iktidarlarını, kendi seçmiş oldukları insanlar aracılığıyla kullanırlar. kısaca iktidar veya egemenlik halka aittir.
b. Eğer İnsanlar kendi aralarında anlaşmazlık varsa birbirlerine zarar verirler. Bundan dolayı, birbirlerine duydukları Sevgiden dolayı değil de, birbirlerinden korktukları için ortak bir irade ya da toplumsal bir sözleşme ile bir otorite belirlerler. bu otoriteye iktidar denir. bireylerin birlikte yaşama isteğinin sözleşmeye dayalı bir ifadesidir.
c. Thomas Hobbes ,John Locke ve Jan jak Rousseau iktidarın kaynağını bireylerin iradelerin de gören yani toplumsal sözleşme de gören filozoflardır.
iktidar hukuka ve kendilerini doğran ya da düşünceye bağlı kaldıkları sürece mecşrudurlar bu konuda üç Farklı görüş ortaya atılmıştır.
a. Bu yaklaşımın temsilcileri Aristoteles ve İbni Haldun dur.
b. Aristoteles’e göre devlet meşru olmak için kendi yurttaşlarını ahlaki bakımdan geliştirmeli ve olgunlaştırmalıdır.
c. İbni haldun’a göre meşru bir iktidar, insanların korunma ihtiyaçlarını yasalarla garanti altına alan iktidarlardır.
a. Bu yaklaşım iktidarı tanrısal bir temeli oturmaktadır. Tanrının buyruklarını yerine getirmeyen iktidarları meşru olmayan iktidarlar olarak kabul eder.
b. Dinsel buyruk kulları Temel’e alan yaklaşıma göre yönetimlerin görevi Tanrı’nın emirlerini uygulamaktır. Bir devletin meşru olmasının tek yolu dinsel Misyonu uygulamaktır.
c. Saint augustinus bu yaklaşımın temsilcisidir.
a. Halkın ortak iradesine ve yasalara uymayan veya Onu doğru biçimde temsil etmeyen iktidarlar meşru değildir.
b. Bir iktidarın meşru olabilmesi için kendisini iktidar yapan halkın isteklerini göz önüne alınması gerekir
C. Egemenliğin kullanılış biçimleri nelerdir
1. Geleneksel egemenlik
a. Egemenliği belirleyen toplumdaki gelenekler ve göreneklerdir. Egemenlik yazılı ve rasyonel hukuka değil örfler , törelere ve adetlere dayandırılmaktadır. Örnek olarak Osmanlı İmparatorluğu verilebilir.
b. Bu egemenlik biçiminin geçerli olduğu toplumlarda değişme oldukça yavaştır. Bu tür egemenlikte ölen hükümdarların yerine oğul geçer. Yani monarşik (saltanat) ve feodal toplumlarda geçerli bir yönetim biçimidir.
2. Karizmatik egemenlik biçimi
a. Karizma, tanrısal lütuf, tanrısal İnayet anlamına gelmektedir . Başka insanları etkileyebilen kendi etrafında toplayabilen ve yönlendirebilir kişiler karizmatik olarak nitelendirilir.
b. Karizmatik egemenlik , liderin sahip olduğuna inanılan olağanüstü niteliklerden doğar . Burada insanlar liderleri gelenekler ya da yasalardan dolayı değil inandıkları için itaat ederler.
3. Rasyonel ve hukuksal egemenlik biçimi
a. Bu egemenlik türü Çağdaş toplumlarda görülebilen bir yönetim şeklidir. Egemenliğin meşruluğu akılcı ve yasal bir otoriteye dayanmasından ileri gelir.
b. Bu egemenliği yasama, yürütme ve yargı güçlerinin kullanılış biçimi belirler. Egemenlik güçler ayrılığı ilkesine göre kullanılır; millet adına ve millet için kullanılır.
c. Yöneticiler kullandıkları iktidar gücünü yazılı ilkelerden ve yazılı hukuktan alırlar. Kimsenin gücü ve yetkisi sınırsız değildir. Bu egemenlik türüne hukuksal ve demokratik denilmesinin nedeni, iktidarı kullanacak olanların halk tarafından belirlenmesidir.
Bürokrasiden Vazgeçilebilir mi?
Bürokrasi devletin, yasalarla belirlenmiş görevlerini yerine getiren memurların oluşturduğu hiyerarşik (kademeli) yapılanmadır. Bürokratlar bu memur grubunda yönetici olan kişilerdir. Müsteşar, vali, kaymakam, müdür, şef birer bürokrattır. Bürokratlar hem uzman hem de kalıcıdırlar.
Devlet, işlerini işbölümü ve uzmanlaşmaya dayalı olarak ast üst ilişkisi içinde görevlendirdiği bu memur topluluğu vasıtasıyla yürütür. Bu örgütlenmede memurların görev ve yetkileri ayrıntılı olarak belirlenmiştir. Herkes bir üstteki amirinin yasalara uygun emirlerine uymak zorundadır. Sahip olunan yetkilere memura değil görevine (makamına) aittir. Memur bu yetkileri ancak görevde kaldığı sürece kullanabilir ve bir başkasına devredemez. Fakat yönetim sorumluluğuna sahip olan siyasiler ise gelip geçicidirler.
Max Weber’e göre bürokrasiden vazgeçmek mümkün değildir. Çünkü bürokrasi, devletin yönetim işlevini düzenli, güvenli ve sürekli bir biçimde yerine getirebilmesini sağlamaktadır.
Bürokrasiyi vazgeçilmez kılan özellikler
– Yasal kural ve yaptırımlara dayanması
– Devamlılığı sağlanmış bir görevliler kadrosunun olması
– Yazılı belge ve işlemlere dayalı çalışma geleneğine sahip olması
– Mevki, bilgi ve yeteneğe göre verilmiş yönetme yetkisi ve sorumluluğunun olması
– İş bölümü ve uzmanlaşmaya dayalı olması
– Açık-seçik bir hiyerarşik yapının olması
Max Weber’e göre bütün bunlar börokrasiden vazgeçmenin mümkün olmadığını ortaya koymaktadır.
bürokrasiden vazgeçilebilir mi (2)
Bürokrasi, günlük yaşamda Kırtasiyecilik anlamında kullanılmaktadır. siyaset felsefesinde ise, kamu hizmetlerinin yani memurların aşamalı bir yani hiyerarşik bir biçimde oluşturduğu topluluğu ifade etmektedir.
Bürokraside memurların görev ve sorumlulukları ayrıntılı olarak belirlenmiştir.
Her memur amirinin emirlerine uymak zorundadır. yetkiler memurun şahsına değil , konumuna aittir. görev devam ettiği sürece yetkiler de devam eder ve başkasına devredilemez.
Bürokrasinin işlevi ve geleceği Çağdaş siyaset felsefesinin en tartışmalı konularından birisidir . siyasi gücün emrinde olması gereken bürokrasinin Kendisi bugün Bir siyasal güç haline gelmiştir.
Bürokrasinin nitelikleri nelerdir
Bürokratlar yaptıkları işlerin uzmanı dırlar.
Devamlılığı sağlanmış görevliler kadrosu dur.
Yasal Kural ve yaptırımlara dayalıdır