Çağdaş Varlık Felsefesi-Kuramları Nelerdir? Yeni Ontoloji,Pragmatizm (faydacılık),egzistansiyalizm( varoluşçuluk)
Çağdaş Varlık Kuramları
a.Yeni Ontoloji: 20 yüzyılın başlarında Almanya’da ortaya çıkan yeni Ontoloji buharlı varlık olarak ve bütünüyle inceleme ve ortaya koyma çabası olarak görünür varlığın çokluk içinde Birlik olduğunu bu Birlik içinde varlık katmanları ve varoluş biçimlerinin varlığını kabul görür.
Nicolai Hartmann: Fenomenolojinin kurucusu Edmund Husserl’in görüşlerinden etkilenen Hartman varlık alanını Reel ve ideal varlık olarak ikiye ayırır.
Bu tür bir ayırım etmesinin temelinde varlığı çokluk içinde birlik olduğu inancı yatmaktadır. nicolai hartmann için Ontoloji temel bilimdir. Çünkü Ontoloji bilimleri seçici tavrının aksine var olanı bütün olarak kavramaya yönelmiş bir insani bilgidir.
b. Pragmatizm (faydacılık): Daha önce bilgi Felsefesi kapsamında doğru bilginin ölçütü nedir sorusuna bir yanıt olarak karşımıza çıkan pragmatizm varlığın gerçekliğini uygulamadaki sonuçlarıyla değerlendiren bir yaklaşımdır.
Pragmatizmin temel iddiası şudur “Eylem söylemden , deneyim Evrensel ilkelerden üstündür.” Bir düşüncenin anlamlı oluşu da doğruluğu da iş görmedeki ya da uygulamada elde ettiği sonuca bağlıdır fayda sağlayan bir uygulama her zaman doğrudur.
William James: Amerikalı psikolog ve filozof William James doğruluğu Pragmatik bakış açısına bağlayan felsefesinin yanısıra Radikal empirizmin adını verdiği bir metafizik yaklaşık sunmuştur. Bu yaklaşım gerçekliği aktif bir süreç olarak algılamaya dayalıdır ona göre pragmatizm için gerçeklik hala yapım aşamasındadır. Bu durum gerçekliği analizini olanaksız hale getirir.
John Dewey: John Dewey tıpkı William James gibi pragmatizmin Amerikalı temsilcilerindendir. Felsefi problemleri insanların yaşamlarından ayrı problemleri olmadığını düşünür insanın felsefi problemleri yaklaşımı yaşama tutunmanın
yollarını aramaya odaklanmış bir yaklaşımdır. Çünkü insanlar kendi dünyalarını kavramaya çalışalım onun için de kendisi için iyi davranış kalıplarının neler olduğunu karar verme amacı taşıyan canlı bir varlıktır.
c. Egzistansiyalizm( varoluşçuluk): İnsan olmanın ne demek olduğu ve İnsanı diğer varlıklardan ayıranın ne olduğu soruları felsefenin başlangıcından beri büyük felsefik sorular arasında yer alır.
Felsefe tarihinde bu soruyu yanıtlama çabasına girmiş düşünce akımları ve filozofların sayısı azımsanmayacak ölçüde çoktur. Bu felsefeyi yaklaşımlardan Büyük bir kısmı insan varoluşunu anlamaya çalışırken insan olmanın evrensel bir ilkesi olduğunu ve bu ülkenin tüm insanlarda aynı niteliği gösterdiği varsayımından yola çıkmışlardır.
İşte varoluşçu felsefenin insan varoluşunu anlamaya çalışan bu felsefeler de ayrıldığı nokta insanın değişmez bir doğası olduğu varsayımının varoluşçu felsefe tarafından reddedilmesidir.
Soren Kierkegaard: Varoluşçu felsefenin temelini atmış olan Soren Kierkegaard’a göre insan büyük bir felsefi sisteminin parçası değil , kendi kendine karar verebilen bir birey olarak ele alınmalıdır. Kierkegaard insan hayatının eğilimleri tarafından ve bu eylemlerinde seçimleri tarafından belirlendiğini inanıyordu.
Bu noktada önemli olan da insanın seçimlerini nasıl yaptığı idi. Ona göre söz konusu seçimlerin yapılmasında belirleyici olan bireyin Özgür iradesidir. Yaşamlarımızı yaptığımız seçimlerle yaratır ve kendimiz oluruz.
Ancak o özgürlüğün insanın korku ve kaygı hissetmesine neden olduğuna inanıyordu bu korku ve kaygı ya karşın insanı var kılan tek şey sahip olduğu özgürlüktür. İnsanın en önemli etkinliği ise karar verebilme yetisidir..
Jean Paul Sartre: Sartre için insanın seçimde bulunmaktan ve kendi değerlerini yaratmaktan başka çaresi yoktur. Çünkü insanın bu dünyadaki varlığı diğer varlıklardan farklı bir nitelik gösterir Sartre’a göre bizi olduğumuz türden varlıkları yapan önceden tasarlanmış bir öz yoktur. Bunun anlamı insanda varoluşun özden önce gelmesidir.
İnsanın önceden belirlenmiş bir özünün olmaması onun özünü oluşturma yönünde bir olana sahip olması anlamına gelir. İnsanın özünü oluşturulmasının yolu da seçim yapma özgürlüğüne sahip olduğunun farkında olmak ve bu özgürlüğü kullanmaktır. İnsan kendi özünü kendisi yaratır. Bu yüzden de insan yaptığı her şeyden sorumludur.
İnsanda varoluşun özden önce geldiğini iddia eden Sartre’a göre varoluş özgür seçim yapabilme özgürlüğünü yaratabilme ve onu uygulayabilme yetisidir. Sartre göre varoluşun 3 biçimi vardır.
1-Kendi için varlık . 2-kendisi için varlık . 3- başkaları için varlık.
Kendi için varlık: Bilinci olmayan bir nesne taş toprak gibi .
Kendisi için varlık: Varoluşun bilincine sahip özne.
Başkaları için varlık: Varoluşun konumunu devam ettirme çabasıdır.